Ali ayçil- sur kenti hikayeleri
31 Ekim 2009 Cumartesi
"Anladımki; kalbinden uzak düşenin kalbini üfleyip, onu yeniden içimize konduran bir kuş nefesi vardır. Bu sıradan hikayemi benden yüzyıllar sonra gelen biri, benim gibi duyarak anlatsın isterim. Desinki; cevher kararmadıkça, her hayat için tetikte duran bir mucize vardır.
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
14:40
Hiç yorum yok:
30 Ekim 2009 Cuma
cumamız hayr olsun..
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
06:33
Hiç yorum yok:
" sevgili dost, köpekbalıgının kanı, yarasanın karanlıgı sevmesinde ne var? hüner, geceye ragmen güneşi, kana ragmen hayatı sevmekte. oruçken su içmemekte ne var! hüner ölürken suyu reddedebilmekte. "isâr" deniliyor buna. yani tercih. yani sevmek; yani göstermek en üstün olanı.
sevgili dost, yazın buharlaşmayacak, kışın donmayacak, sonbaharda yapraklarını dökmeyecek, yani hep aynı kalacak, yada artacak sevgi. altını görünce gümüşten, gümüşü görünce bakırdan vazgeçmeyecek. tegore gibi;"istedigin zaman lambayı söndür. senin karanlıgını da tanır ve severim" diyecek..."
-posta kutusundaki mızıka- a.ali ural
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
04:42
Hiç yorum yok:
Herkes gibi benim içimde de hiçbir yere kaydedilmemiş bir günlük var.
Biliyorum ki insan,ölünceye kadar kendi cevapsız sorusunun çengelinde asılır,ölünceye kadar kendine mağlup olur.
Yani nasıl söyleyeyim; içi boşaltılmış tenha bir akşamda, gidilebilecek en iyi yer çocukluğun bahçesidir. Çünkü en tanıdık korkular orada…
Dünyanın mı ölümde yoksa ölümün mü dünyada konakladığını birbirine karıştırdık kimi zamanlar.
Her bir tarafını eşyalarla tahkim ettiğimiz çerden çöpten bir ruhumuz var çünkü!
Dünyadan el etek çekmek istediğimizde, karşımıza ilk çıkan yine dünya olur.Muzipçe, “nereye gidiyorsun?” diye sorar bize.
Oysa hayat işini iyi bilen bir tüccardır;kendisine karşı duyduğumuz hevessizliğin bir kopmayla sonuçlanmaması için hemencecik başka bir rafın önüne çeker bizi.
Biliyorum ki insan,ölünceye kadar kendi cevapsız sorusunun çengelinde asılır,ölünceye kadar kendine mağlup olur.
Yani nasıl söyleyeyim; içi boşaltılmış tenha bir akşamda, gidilebilecek en iyi yer çocukluğun bahçesidir. Çünkü en tanıdık korkular orada…
Dünyanın mı ölümde yoksa ölümün mü dünyada konakladığını birbirine karıştırdık kimi zamanlar.
Her bir tarafını eşyalarla tahkim ettiğimiz çerden çöpten bir ruhumuz var çünkü!
Dünyadan el etek çekmek istediğimizde, karşımıza ilk çıkan yine dünya olur.Muzipçe, “nereye gidiyorsun?” diye sorar bize.
Oysa hayat işini iyi bilen bir tüccardır;kendisine karşı duyduğumuz hevessizliğin bir kopmayla sonuçlanmaması için hemencecik başka bir rafın önüne çeker bizi.
ali ayçil
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
02:02
Hiç yorum yok:
29 Ekim 2009 Perşembe
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
23:54
Hiç yorum yok:
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
14:22
Hiç yorum yok:
28 Ekim 2009 Çarşamba
evet hatırladım..
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
00:15
Hiç yorum yok:
27 Ekim 2009 Salı
kırılır.
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
08:14
Hiç yorum yok:
bağışlanmamı diliyorum
Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum.
A. Cahit Zarifoğlu
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
08:01
Hiç yorum yok:
26 Ekim 2009 Pazartesi
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
07:45
Hiç yorum yok:
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
07:17
Hiç yorum yok:
Yaşına hürmeten senin ey dünya
Demedim bir şey, yaptıklarına
Kaldırmadım elimi karıncaya
Deme sakın, o yerde
Yerdeyim ben de.
Demedim bir şey, yaptıklarına
Kaldırmadım elimi karıncaya
Deme sakın, o yerde
Yerdeyim ben de.
İbrahimTenekeci/ Ağır Misafir
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
02:41
Hiç yorum yok:
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
00:11
Hiç yorum yok:
23 Ekim 2009 Cuma
cumAmız hAyr olA..
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
04:22
Hiç yorum yok:
İnsan sadece virgül koyabilen bir varlıktır. İnsan virgülleri doğru yerlere koyamadığında, herşey birbirine karışıyor. Onu layık olduğu yere koyamadığından anlam, bir sevgili gibi kapıyı çarpıp terkediyor. Aşkla iş, hayatla ölüm, şefkatle şehvet, kibirle vakar, korkuyla umut birbirine karışıyor, iyice bulanıklaşıyor her şey...
ibrahim paşalı
ibrahim paşalı
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
00:55
Hiç yorum yok:
22 Ekim 2009 Perşembe
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
22:56
Hiç yorum yok:
Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın.“düzenim bozulur, hayatım alt üst olur” diye endişe etme.Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden iyi olmayacağını?
Şems-i Tebrizi
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
00:16
Hiç yorum yok:
21 Ekim 2009 Çarşamba
min fadlik!
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
04:22
Hiç yorum yok:
ne zor
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
01:51
Hiç yorum yok:
20 Ekim 2009 Salı
bozuk güzellik..
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
23:42
Hiç yorum yok:
yArın güzeldir..
Dinle! hatırladıkça üzüyor beni.
Geri çekilirken yaktığım rüyâ.
mevsimlerden keder mi söyle?
Ne giysem yakışmıyor uçurumlardan başka.
Dağıtmıyor hiçbir güneş ruhumdaki sisi.
Ve ben hala yarın güzeldir diyorum,
kalmasa da albenisi..
ibrahim tenekeci- üç köpük
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
06:57
Hiç yorum yok:
içim..
Artık seni aramaktan vazgeçtim. Bunu bana "şiir" öğütledi. Yazdığım her şiirde, senin, yeryüzünde bir karşılığının bulunmadığını, şu sebepsiz sıkıntılar bize uğradıklarında evsiz kalmasınlar diye bahane edilmiş bir imge olduğunu, geç de olsa kavradım. O sıkıntılar hep gelecek ve biz onları, aslında hiç olmayan sende ağırlayacağız. O sıkıntılar nereden mi gelecek? Doyamadan terk ettiğimiz cennetten ve yarım bırakılmış çocukluğumuzdan. Yani tam dünyaya atıldığımız yerin iki yakasından.
Ali Ayçil/Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları
Ali Ayçil/Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
06:27
Hiç yorum yok:
19 Ekim 2009 Pazartesi
Aliya hakka yürüdü..
Aliya Hakka yürüdü.
Bosna’yi, Tebriz’i, Istanbul’u, Halep’i duman bürüdü:
Aliya Hakka yürüdü.
O sarisin ve yakisikli, o mütebessim ve vakur,
O sabirli ve kahraman adam,iki melegin kollari arasinda,
Bosna tepelerinin ufkuna dogru agip gitti.
Iyi adamlar iyi atlara binip gider, binip gitti.
Aliya Hakka yürüdü....
Biz Aliya’nin ölümüne degil, kendimize üzüldük.
Bir Bilge Kralimiz vardi, gitti;ona üzüldük.
Şu yer yüzünde öksüzlügümüz koyulasti;
tenhaligimiz artti,ona üzüldük.
Aliya Hakka yürüdü....
Aliya, bir mucize ortaya nasil çikarsa öyle çikti.
Azgin bir vahset,
Avrupa’nin göbeginde kardeslerimizi gök ekinler gibi biçerken,
bir adam...
Telassiz ve acelesiz,
kendinden emin ve tedbirli,
dedi ki,“Bosna teslim olmayacaktir!” “Yok olmayacagiz” dedi,
“özgür kalacagiz”.
Dedigini de yapti Aliya;
acilar içindeki Bosna,
binbir türlü vahsete karsi ayakta kaldi....
Aliya siyah arabalarda fink atmadi,
etrafinda ordu gibi korumalar gezdirmedi.
Politika yapmadi Aliya,
hak yemedi,
insan ezmedi.
Yalin bir davasi vardi Aliya’nin, gerçek bir adam gibi o davayi güttü.
Yola halkla çikti;askerleriyle,
köylüleriyle,
isçileriyle,
hocalariyla,
şairleriyle,
kizlari ve ogullariyla...
Inanmiş insanlariyla yola çikti Aliya ve yolu onlarla bitirdi.
Sirp kuvvetleri dört yanini çevirmisken,
Aliya...
Saraybosna’nin üstüne piril piril vuran mayis günesine bakiyordu.
Hilal’in çocugu Aliya...
Vurustugu soysuzlarin karsisinda...
Hilal ve günes kadar yüksekti....
O yakişAikli ve sarisin adam gitti.
O Avrupali, o müslüman, o zarif, o bilgin ve bilge adam gitti...
Para pul pesinde degildi,
parti-purti pesinde degildi, masa ve koltuk pesinde degildi,
şan ve şöhret pesinde degildi,
iktidar ve güç pesinde degildi.
O parkasina bürünerek cephe dolasan,
o soydaslarinin kani yagmurlarla yikanirken kale gibi direnen,
o kitap yazan,
o torun bakan,
o çoluk çocuk büyüten adam...
Aramizdan ayrilip gitti.
Biz kendi yoksullugumuzla,
kendi issizligimizla kala kaldik.
Aliya savasini kazandi da gitti.
Yapacagini tamamladi gitti.
Bir Osmanli uç beyi gibi, topragini toprak edinip gitti.
Kollarinda iki melek...
Aliya Hakka yürüdü.....
Süleyman Çobanoglu
ne güzel de özetlemiş şair. ne derler yüeğine sağlık.
seninde mekanın cennet olsun Bilge Kral..
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
13:01
Hiç yorum yok:
öfkesi geçmiş olAn..
"yaşadım gittim kulaktan dolma,
parlak fikirler, kötü sonuçlar:
ellerinden öpenin çok olmasın dünya ! "
İbrahim Tenekeci
parlak fikirler, kötü sonuçlar:
ellerinden öpenin çok olmasın dünya ! "
İbrahim Tenekeci
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
02:15
Hiç yorum yok:
17 Ekim 2009 Cumartesi
..
Gönderen
Ayrılığa ulaşabilseydik, ona kendi acısını tattırırdık.. ibni Arabi
zaman:
15:11
Hiç yorum yok:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)