30 Ekim 2009 Cuma

Herkes gibi benim içimde de hiçbir yere kaydedilmemiş bir günlük var.
Biliyorum ki insan,ölünceye kadar kendi cevapsız sorusunun çengelinde asılır,ölünceye kadar kendine mağlup olur.
Yani nasıl söyleyeyim; içi boşaltılmış tenha bir akşamda, gidilebilecek en iyi yer çocukluğun bahçesidir. Çünkü en tanıdık korkular orada…
Dünyanın mı ölümde yoksa ölümün mü dünyada konakladığını birbirine karıştırdık kimi zamanlar.
Her bir tarafını eşyalarla tahkim ettiğimiz çerden çöpten bir ruhumuz var çünkü!
Dünyadan el etek çekmek istediğimizde, karşımıza ilk çıkan yine dünya olur.Muzipçe, “nereye gidiyorsun?” diye sorar bize.
Oysa hayat işini iyi bilen bir tüccardır;kendisine karşı duyduğumuz hevessizliğin bir kopmayla sonuçlanmaması için hemencecik başka bir rafın önüne çeker bizi.
ali ayçil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder